
Hazırlayan
Hüseyin YILDIZ
Ankara – 2008
GELENEKSEL YÖNETİM ANLAYIŞI
Geleneksel yönetim anlayışı, büyük ölçüde Max Weber’in bürokratik örgütlenme modeline dayanmaktadır. Sanayi devrimi öncesinde devlet, güvenlik ve sınırlı ölçüde eğitim ve sağlık alanlarında hizmet sunmakta iken; sanayi devrimi sonrasında giderek daha yoğun bir şekilde toplumsal ve ekonomik hayata müdahale eder olmuştur.
Sanayi devrimi sonrasının egemen anlayışı olan geleneksel yönetim anlayışının dört temel özelliği vardır. Bunlardan birincisi, yönetimin yapısal anlamda Weber’in bürokrasi modeline uygun olarak örgütlenmiş olmasıdır. Bu model gereğince yönetim; tarafsızlık, hizmette verimlilik ve etkinliği sağlamak için kuralcı ve şekilci olup, katı hiyerarşi ve merkeziyetçilik üzerine kuruludur.
Geleneksel yönetim anlayışının ikinci özelliği, devletin doğrudan kamusal mal ve hizmet üretimini kendi örgütleri eliyle yürütmesi gerektiği düşüncesinin bu dönemde hakim konumda olmasıdır. Bu durum, devletin aşırı büyümesi ve hantallaşması, kamu yönetimi alanında kuralları ve normları uygulamanın hizmet amaçlarının önüne geçmesi ile sonuçlanmıştır.
Üçüncü özellik, siyasi ve idari konuların birbirinden ayrılabileceği düşüncesinin varlığıdır. Kamu yönetimi görevlerini talimatlar ve kurallar çerçevesinde yürütmeli, siyasiler ise kamusal politikaları belirlemelidirler. [1]
Dördüncü özellik ise, kamu yönetiminin yönetimin özel bir biçimi olduğu ve özel sektör yönetiminden farklılık arz ettiği hususudur. Buna göre, kamu yönetiminin profesyonel bir bürokrasiye ve çalışanların hayat boyu istihdamına göre düzenlenmesi geleneksel kamu yönetimi anlayışının bir diğer özelliğini oluşturmaktadır.[2]
KAYNAKÇA
[1] Veysel Bilgiç, “Yeni Kamu Yönetimi Yaklaşımı,” Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Ed. A. Balcı v.d., Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2003, s.27-28.
[2] Bilal Eryılmaz, Kamu Yönetimi, İstanbul: 2002, s.24.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.